9 Temmuz 2013 Salı

Biz

Erkin ve Elfi Alptekin














Sevgili doslar, Ayşe ve Ferit Agi ile.



Beril

Nadir'in adresleri


Münih'te oturduğu evlerden biri, hatta ilki ya da ikincisi  



Kadim dostu Erkin Alptekin'in oturduğu ev. İkisi de kahkahalar eşliğinde burada toplanıp eğlenmelerini, sofraları, sohbetleri anlattı.



Nadir'in evlerinden biri daha:




RFE/RL Radio Free Europe'un Münih'teki merkezi. Nadir burada 1972'den 1984'e kadar çalışmış. Bina şu anda Münih Üniversitesi tarafından kullanılıyor. Radyo ise yıllar önce Prag'a taşındı.


Tam burası, binanın bombalı saldırıya uğradığı yer. Pazar gününe denk geldiği için can kaybı olmamış. Köşe ofislerden ikinci katta olanı, Nadir'in de çalıştığı Tatarca redaksiyonuna aitmiş.



İki eski meslektaş, bir çağın tanığı Radyo binasının önünde... İkisi de nostaljiye ve hüzne teslim oldu, şahidim.


Sevgili Yulay'cığımızın dünyaya geldiği hastane. Yulay'ın doğum gününde, Yulay'ın doğduğu yerde olmamız çok hoş bir tesadüftü.




Beril

gezerken yazmak

Dün akşam otele döndüğümüzde saat 23.30 civarıydı. Blog yazmada ilk sırayı Nadir'e verip, azıcık dinleneyim dedim. Hemen sonra Nadir'in "güzelim, kalk istersen geç kalmışız" demesiyle yerimden sıçradım. Meğer bayılırcasına uyumuşum, sabah olmuş. Üç günde arabayla yaptığımız yol en azından 500 km. Yürümekle geçirdiğimiz süre, kişi başına aylık ortalamayı aştı. Yorgunuz a dostlar!

Yeni fotoğrafları koymam lazım daha. Of çok işim var :)

-- Beril

Yorucu 2. gün

Bugün Elfi ve Erkin bizi Münih'ten 85 km. uzaklıktaki çevrenin en büyük gölü Chiemsee'ye götürdüler. Gidiş yoğun trafik yüzünden 1,5 saat sürdü (dönüş ise 45 dakika) Gölde adacıklar var. En büyüğü Herren Insel (yani Baylar Adası) Burada bir saray mevcut. Çok fazla basmağı olduğundan ben , dolaysıyla Beril de gidemedi. İşte yaşlı bir adamla olmanın zorlukları. Kaderden kurtulmak zor anlaşılan.

Dönüşte Englischer Garten (Chinesischer Turm: Çin Kulesi) yanındaki eski RFE/RL Inc.teki binalar kompleksine gittik. Yani eskiden çalıştığım radyo binasını bir nevi tavaf ettim. Beril'e 1982'de patlayan bombanın yerini gösterdim. Şimdi bu kompleks Münih üniversitesine verilmiş. Nostaljik bir an geçirdim. 

Yürürken biraz uzakta küçük oğlum Yulay'ın doğduğu klinik önünden geçmek beni 32 yıl öncesine götürdü. Sonra Chinesischer Turm'da kahve içtik. Ben bu Almanlar hiç mi çalışmıyorlar diye takıldım. Çünkü bahçede neredeyse bin kişi kadar insan vardı.

Otel'e dönüğümde büyük oğlum Amsterdam'dan beni aradı ve ben telefonu açar açmaz "Auslaender raus!"(yabacılar dışarı) dedi. Ben de altında kalmadım Hollandalılara atıp tuttum. Bu da hoş bir sürpriz oldu.

Akşam ise eski meslektaşım, 1954'ten beri arkadaşım Ferit ve eşi Ayşe ile buluştuk. İyi bir yemek yedik, konuştuk, gülüştük. En önemlisi de arkadaşlarımıza bakarak, hastalıklarımızı konuşarak, ne kadar yaşlandığımızı anladık. Yine zavallı Beril, benim arkadaşlarımın hiçbiriyle yaşıt değil. Onların belki de demode bulduğu esprilerine gülmek, onlara jest yapmak, onlarla iyi geçinmek zorunda kalıyor. Aslında bizim geçmişimiz ve konuştuğumuz konular onun henüz doğmadığı dönemleri kapsıyor.

O Münih'te benim geçmişimin izlerini öğreniyor, ben ise nostaljik bir takım şeyler yaşıyorum. Belki de önemlisi Münih'in aslında küçük bir şehir olduğunu anlamak oluyor.

Nadir