11 Temmuz 2013 Perşembe

Tavsiyeler

Yolu Münih'e düşecek olanlar, bu adresler yararlı olabilir:

Bugüne kadar en lezzetli yemeği Hanshe'de yedik: bakınız

Fiyatlar İstanbul'daki iyice bir çin lokantasından pek farklı değil. Kişi başı 35 - 60 TL arası hesap geliyor. Lezzet, ortam gayet iyi. Sigaracılar için kaldırımda masalar var, ancak gürültülü bir cadde olduğu için burada yemek pek akıllıca değil.


Bugün de şu İtalyan restoranını keşfettik: http://www.lavecchiamasseria.de/

Bahçede ve iç mekanda masaları var. Genellikle gençlerin rağbet ettiği bir mekan. Pizzalar hakikaten İtalyan usulü. İçecek seçeneği bol, benim gibi bira sevmeyenler için de çeşitli meşrubat ve şarap mevcut. Pizzalar 10-20 euro arası. Salatası fena değil.


Fast food tarzında olmasına rağmen Uygur yemekleri servis eden Taklamakan restoranı tavsiye ederim. Değişik lezzetlere meraklı olanlar için ilginç bir seçenek. Merkezi bir yerde. Adres vs. şöyle: http://www.tripadvisor.com.tr/Restaurant_Review-g187309-d3784316-Reviews-Taklamakan-Munich_Bavaria.html
Bilhassa mantı dedikleri pufuduk, buharda pişmiş börekleri çok sevdim. Burası da ekonomik mekan kategorisinde. Kişi başı 10-15 euro gibi hesap geliyor. Belirtmeden geçemeyeceğim, mekanın havalandırması yok. Acılı Uygur yemeklerini de yeyince fenalık gelebilir. Kapıya yakın bir masaya oturmaya bakın.

Mecbur kalmadıkça yurt dışında Türk yemeği yemem. Yeni ve değişik tatlar denemek isterim. Bu bir yana, buradaki Türk restoranlarını, büfelerini hiç mi hiç gözüm tutmadı. Beğendiğim birine rastlasaydım muhakkak kapısından girer, bir kahve içip iki laf ederdim. Ne var ki, Münih'te en azından 20 - 25 tanesini gördüm, hiç birinin kapısından içeri girmeyi düşünmedim. O derece!

Otele gelince: Münih'te birbirinden uzak olmayan 3 adet Atlas otel var. Biz, şunda kalıyoruz: http://www.hotel-atlas.com/en/hotel-munich-gallery.html 

Oda+kahvaltı günlük 90 euroya kadar iniyorlar. Kişi başı değil, oda fiyatı bu. Odalar fena sayılmaz. Biraz eskimiş olsa da temiz ve kullanışlı. Otel 4 yıldızlı ama sanki daha bir üç buçuk yıldız olmalıymış gibi. Pek bir şikayetimiz olmadı. Münih gibi pahalı sayılabilecek bir şehirde fiyat-hizmet orantısı açısından tavsiye edilebilir. Bunlar da benim, kat balkonundan çektiğim fotoğraflar:



12 Temmuz akşamı, Leopold strasse'deki Maredo restorana gittik. Izgara et yendi, çay ve su içildi. Ekonomik sayılır, kişi başı 30 euro civarı hesap geldi. Üstelik kocaman bahçesi de vardı. Tavsiye eden Meral Aybar hocama teşekkür ederim.


14 Temmuz akşamı, şuradaki yorumlara kanarak La Baracca adlı İtalyan restoranına gittik. Ortam enfesti. Dekorasyon, sipariş tabletleri, masalar, duvarlar... Yiyeceklere gelince, soğuk karides çorbası ile pesto soslu salata gayet lezizdi. Zaten fesleğeni nenemin çarıklarına serpseler yenir. Pizzalarımız hayal kırıklığı oldu, maalesef. Hem aşırı ince hem de domatesli sosunu fazlaca koymuşlar. Bıçak değince dağılıyordu. Epeyce de pahalı! Doğru dürüst yiyemediğimiz yemek için kocaman bir 100'lüğü bırakmak zorunda kaldık. Üstelik içki de içmemiştik.


Beril

Şimdi bana kaybolan fotograflarımı verseler

10 Temmuzda çıktığımız Disney (Neuschwanstein) şatosu ve Alpler gezisine dair fotoğrafları kaza eseri silmiştik, malum. Neyse ki Erkin birkaç kare çekmiş, dün akşam verdi. Çok yaşa Erkin Alptekin!


Neuschwanstein şatosuna gitmek umuduyla bilet sırasında beklerken, sosisli partisi


Linderhof Şatosu







Beril

Sokağın milliyeti

Daha önceki yazılarda bahsetmiştik. Münih'te kaldığımız Atlas Otel'in bulunduğu sokak, bir nevi Türk mahallesi.

Aşağıda bizim çektiğimiz bir kaç kare fotoğraf var. Fotoğraflarda ve daha aşağıdaki linkte görünmeyenler ise gece yarılarına kadar süren ve sokağı çınlatan hahaha - hihihi, gürültü, kebap kokuları ile kaldırım boyunca ayakta dikilmek, dükkan önüne masa atmak veya yere bağdaş kurmak suretiyle gelip geçeni seyreden aylak adamlar topluluğu. Bunların önemli bölümü Türk olmakla beraber, aralarında başka ortadoğulular da mevcut. Bu aylak adam tarzına burada da rastlayınca ne kadar sevindik, anlatamam!








Şu adrese  [ http://showmystreet.com/ ] tıklayın, arama satırına (Start typing your address) Landwehrstrasse yazın. Başta bulunduğumuz sokağı, sonra bütün Münih'i, eliniz alıştıkça dünyayı dolaşabilirsiniz.

Beril

Münih'in alış veriş merkezi

5. günde sabah Elfi ile Erkin'i Würzburg'a uğurladık. Bağımsız olduk, ama bu sefer de arabasız kaldık. Demek ki bağımsızlığın bedeli varmış. Oy zamanlarında plajlarda yatarsan, katkı sağlamazsan, bağımsızlığını elinden alıverirler. İşte biz de bu ikilemi yaşadık anlaşılan. Bağımsızlık güzel idi, ama yorucu oldu. dört buçuk saatte pes ettik.

Stahus - Marienplatz - Viktualienmarkt üçgeni bu kadar vaktimizi aldı. Otelden yaya olarak yola çıktık, birçok Arapça ve Türkçe yazılı dükkanlar ve ortadoğulu kadın  erkekleri aşarak, şehrin Avrupa kısmına geldik. Tramvay yolunu geçtik ve fıskiyeli meydana geldik. 1700'lerde yapılan kapıdan geçtik ve iki tarafı ucuzcu ve pahalıcı mağazalarla dolu caddede dolaşmaya başladık. Burada ancak yayalara izin olduğu için otomobil veya bisiklet terörüne maruz kalmadık. Anlaşılan fazla hak insanları edepsiz yapıyor.

Münih'in her tarafında kaldırımların bir kısmı bisikletler ayrılmış. Yaşlısı genci, şehir düz ve yollar bakımlı olduğu için çılgınca bisiklet sürüyorlar. Onların arabalardan daha fazla geçiş üstünlüğü var. Yayalara bile dikkat etmiyorlar. Almanlar hak benim dedi mi yandınız, feriştahı gelse durduramaz. Neyse, bu korkulardan uzak yaya olarak Stahus'u dolaşmaya başladık.

Münih'te yaşadığım esnada bağnazlığımdan olacak, girmediğim üç kiliseyi dolaştık. Hiç birinde de bizi Katolikliğe davet etmediler. Güzel işlemeler, freskler, vitraylar, yağlı boya resimler ve değişik mimari örneklerini seyrettik.  Bu yapıları dolaşırken acaba dinler ibadethaneleri olmasa yaşayabilirler miydi sorusu aklıma geldi. Dün arkadaşımızın evindeyken bir arkadaşımız İzmir'de küçük oğlu ile camiye girmek istemiş ve kapıdaki bağnazlar onları yabancı zannederek camiye sokmamaya çalışmışlar. Arkadaşım ancak direnince girebilmiş. Biz ise engelsizce onların ibadethanelerini dolaştık. Bu Hristiyanlığın toleranslı bir dine dönüşmesinden mi veya cemaat kaybetmesinden mi bilemedim. İşte bu kiliselerden birinden çıktığımızda, güzel bir sürprizle karşılaştık.

Dört Moğol müzisyen sokakta konser veriyordu. Doğrusu duygulandım. Ailemin Altın Orda kökeninden dolayı yakın hissettiğim bu grubun albümünü alırken, kaseti satan Moğol'a Tatar olduğumu söyleyince el işareti ile bana "kan kardeşiyiz" dedi.

Bundan sonra caddenin en ucuzcusu C&A mağazasından birkaç T-shirt aldık, yemek yedik. Yemek yediğimiz yere meşhurlar da geliyormuş. Tuvalete giderken Clinton'un fotoğrafını gördüm. Sonra ise Münih'in en eski ve en tanınmış meyve, sebze, salam, sucuk, balık, çiçek vs. satılan pazarını dolaştık. Burada rahat ediyorum ,çünkü bir hayli yaşıtım var. Kimse amca, dede muamelesi yapmıyor. Malum bizde saygı konusu artık diplerde.

O kadar yorulmuşuz ki yarım saat yaya dönüşü göze almadık ve otelimizin bulunduğu kurtarılmış (!) bölgeye taksiyle geri döndük. Neden böyle diyorum, dükkan sahipleri Türkiye'deki düzensizliği buraya da getirmişler, sattıkları ıvır-zıvırı kaldırımlara dizerek, yaya yolunun bir kısmını işgal etmişler. Almanlar bu manzarayı gördüklerinde ne diyorlardır, tahmin ediyorum. Zaten kurtarılmış bölgede dolaşırken pek de Almana rastlamadık. Demek ki bu ilginç Türkiye manzaralarını görmüyorlar.

Cep telefonu ne kötü şey, beni burada da üniversiteden buldular. Üstelik sms ile gelen reklamlardan vs.den kurtulamadık.

Nadir

Marienplatz'dan turistik manzaralar

Bugün Erkin ile Elfi'yi yolcu ettikten sonra, yürüyerek Münih'in Sultanahmet'i sayılabilecek Mariezplatz'a gittik.


Âdet yerini bulsun diye bir takım kafelerde oturduk, bir takım kiliselere girip çıktık. Hafta içi ve mesai saati olmasına rağmen turistler kadar Almanlar da bizim gibi çarşı - pazar gezmedeydi.





1933 - 1945 yılları arasında Naziler tarafından çalışma kampına mahkum edilen ve Kasım 1945'te ölen mahalli bir din adamı, 1987'de Papa II. Jean Paul tarafından aziz ilan edilmiş. Onun vaktiyle görev yaptığı kilisenin müzesi.









Meşhur Frauenkirche


içerisi


Basit bir kireç taşı maharetli bir heykeltraşın elinde,"ay yavaş geçeyim, adam uyanmasın" oluyor.




Pazar yeri de pek şenlikli canım!


Karidesin 20 tanesi 3 euro (7,5 lira gibi). Kirazın da kilosu 5.99 ki, aşağı yukarı 15-16 lira ediyor.






Tesadüfen fena halde siyasetçili bir yere girmişiz, öğlen beslenmesi için. Kohl, Merkel, alt katta Clinton. Öhöm :)


Sanırım Alman mutfağına dair tek özleyeceğim, Pritzel denen  bu tuzlu ekmekler olacak.


Münih sokaklarında anavatan tınısı, günün en tatlı anı oldu: TransMongolia huzurlarınızda!


Videosu da burada



Belediye binası, yani Rathaus:







 

10 Temmuz postası

Köyler, kasabalar ve yadırganacak kadar bakımlı, cici binaları...











Bir endişe üreteci olarak teleferik
(korktum valla, yalan yok)


Plana bak! Zaten deniz seviyesinden birkaç yüz metre yüksekteyiz, neden irtifayı 1600 - 1700 metrelere çıkarıyoruz, anlamadım ki!



Ya, işte çok sevimsiz bu, çok sevimsiz!


 Bir de durmadan "arkana dön, manzaraya bak" diyorlar. Baktım işte! Elim ayağım karıştı.



Hiç korkanla korkmayan bir olur mu?
Halimiz yüzümüzden okunuyor! Birinin tipi kaymış, diğeri neş'e kelebeği. Aşkolsun sevgilim :)



Şükür, ayağım toprağa değdi.


Aşağısı 25 - 26 C dereceydi. Burada 12 - 13 C.



1720 metreden bakınca. Yalnız dağ havası mis ama misssss!


Kimi paragliding sever, kimi fotoğrafçılık. Herkesin hobisi kendine :)



İnişten önce hanıma terapi :)



Göl kıyısı iyidir.






RFE/RL'nin meşhur üçlüsü: Nadir Devlet, Ferit Agi, Erkin Alptekin







Beril